Teknolojinin her alanda hayatımıza girmesinin yanı sıra elimizden düşürmediğimiz akıllı telefonlarımızın sayesinde hayatı çevrimiçi yaşamaya başladık. Nasıl mı?
Teknoloji ve internet kullanımının bu noktalara geleceği yıllar öncesinden belliydi aslında; radyonun 150 milyon kullanıcıya ulaşması 38 yılda gerçekleşirken, televizyon aynı sayıya 13 yılda ulaştı. Hayatımızın her evresinde olan internet “yaaa internet olmasaydı biz ne yapardık” dediğimiz bu günlere gelene kadar ise internet 150 milyon kullanıcıya sadece 5 yılda ulaşarak bugünlerin habercisi gibiydi.
İnternet hayatımıza ilk girdiği yıllarda şimdiki kadar hızlı ve veri zenginliği içerisinde değildi ilerleyen makalelerimde “evrimleşen web dünyasından” bahsedeceğim. Ama zamanında çok acı çektik bir mp3’ü bile internetten nasıl göndereceğiz diye saatlerce düşündüğümüz çözümler üretmeye çalıştığımız dönemlerdi. Konudan çok sapmadan tekrar yörüngeye girelim ve çevrimiçi nasıl yaşadığımıza daha fazla değinelim.
Günümüzde dünya nüfusunun yarısının hala internete erişimi yok buda bize gidilecek daha çok yolumuzun olduğunu gösteriyor. İnternet erişimi olan ortalama 3 milyar insanın %70’i sosyal medyayı aktif olarak kullanıyor ve bu insanlarında büyük bir bölümü sosyal medyayı mobil telefonları üzerinden kullanıyor.
Bir akıllı telefon kullanıcısı hava durumuna bakmak, maillerine bakmak, bildirimlerini kontrol etmek için yataktan çıkmayı beklemiyor. Daha uyanır uyanmaz çevrimiçi olduk aslında bu süreç gün içerisinde müzik dinlemek, toplantılarınızı organize etmek, paylaşım yapmak dostlarınızdan haberdar olmak, araştırma yapmak, alışveriş yapmak, video izlemek gibi sebeplerle tekrar başımıza yastığa koyana kadar sürüyor gidiyor, ortalama bir akıllı telefon kullanıcısı günde 150 defa telefonu aracılığıyla etkileşime giriyor.
Hemen hemen hepimizin yaşadığı yukarıda bahsettiğim bir durum bize yeni alışkanlıklar kazandırmaya başladı bunun temelinde ise merak etme içgüdülerimiz yer alıyor. Dijital ortamlarda bu içgüdüler; izleme isteği, öğrenme isteği, araştırma isteği ve satın alma isteğini doğuruyor.
Bu istek ise büyük bir pazar konumuna gelen online pazarlamanın doğmasına yol açtı, Türkiye’de 2015 yılında her 5 kişiden biri online alışverişi tercih etti. 2015 yılında online alışveriş hacmi 60 milyar₺ seviyesine çıktı. Biz çevrimiçi kalmaya devam ettikçe her şey çok daha erişilebilir olacak.
2005 yılından sonra hayatımızın ne kadar değiştiğinin bir kanıtıdır Vatikan’daki Papa’nın konuşlarındaki farklılık. Unutmamalıyız artık hiç birimiz çevrimiçi olmuyoruz, çevrimiçi yaşıyoruz.
Bir sonra makalem olan “Toplulukların Gücü” yazımda yeniden görüşüne dek, sağlıcakla kalın…
—
Yıldırım Bayezit
Topluluk Yöneticisi
3 Comments
Muhteşem bir yazı.. Çok doğru tespitler..
Alper KUL
Hayırlı olsun.
Fotoğraf her şeyi açıklıyor aslında…